KAPLICALAR
Emir hamamları Kula-Selendi yolu üzerinde, Kula ilçesinin 18 km kuzeydoğusunda,Gediz nehrinin yakınında bulunan Şehitlioğlu köyünün güneyinde Ilıca hamam deresi (Gerençayı) kenarındadır. Emir hamamlarında, Roma dönemine ait hamam kalıntıları göze çarpmaktadır. Bu kalıntılar bizlere bölgenin binlerce yıldan beri kaplıca olarak kullanıldığını göstermektedir. Kaplıca alnında iki adet sondaj bulunmaktadır. Birinci sondaj kuyusu 33 metre derinlikte 40 litre /sn ile 63 C sıcaklıktadır. İkinci sondaj kuyusu 162 metre derinlikte 100 litre sn ile 59 C sıcaklıkta termal su içermektedir.
Alınan su örneklerinin kimyasal analiz sonuçlarına göre alandaki termal kaynaklar NaHC03'li (sodyum bikarbonat) sular sınıfına girmektedir.
19 yy'da Kula'yı ziyaret eden Ch. Texier Küçük Asya Tarihi adlı eserinde Emir hamamların'dan şu şekilde bahsetmektedir. Hermes (Gediz) nehrinin 5 km uzağında ve 59 C sıcaklıkta Emir hamamları adı verilen Romalılardan kalma bir yer vardır. Bu yerde eski dönemlere ait harabeler göze çarpmaktadır. Bu yer şehir olmaktan ziyade dini merkez ve tıbbın birlikte yürütüldüğü, hastaları tedavi etmek için papazların iki işi birden gördükleri, Romalılar döneminde hem dini ziyaret ve tedavi merkezidir. Su kaynağının bulunduğu yerin çevresi, harçsız konmuş antik döneme ait büyük taşlarla çevrilidir. Büyük bir kısmı şiddetli yer sarsıntılarında yıkılarak toprak altında kalmıştır. Güney kısmında, dağ eteğinde antik oymalı kabartmalar vardır. Bu kabartmalarda 1,5 metre yükseklikteki kayalara işlenmiş, Romalılar ve Hititler serpuşunu giymiş ve arkasında mabude işareti olan hilal konmuş bir çerçeve tasvir edilmiştir.
1901 yılında Kula'ya gelen coğrafyacı PHİLİPSON' un izlenimlerine baktığımızda; Hamamlar antik devrin THESEUNTHEM' leri dir. Büyük bir antik yapının yanında sıcaklığı 59 C olan sıcak bir kaynak vardır. Bir yıkanma yeri ve birkaç çardak buradaki misafirleri ağırlamak içindir. Biraz batıda tersiyer (III Zaman) kirecin içinde antik oymalı üç ayak bulunur. Oymaların birinde bir cenaze töreni, ikincisinde yüksek şapkalı bir adam ile iki köpek, üçüncüsünde ise bir adam ve bir ağaç vardır. Bu vadi tersiyer (III Zaman) beyaz kumuna ve kirecine yaklaşık 200 metre kadar gömülüdür. Bitki örtüsü seyrektir, şeklinde bahsetmektedir. Görüldüğü üzere her dönem yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından Emir hamamları bölgesi ilgi çekmiştir.
Kula bölgesinde sıcak su çıkışlarının kökeninin volkanizma olduğu saptanmıştır. Bu bölgede volkanlar çok eskiden sönmüş olsalar bile dolaylarında yine termal kaynaklara rastlanır. Termal kaynaklar erimiş bir kütlenin ısı kaybının son safhasını gösterirler. Böyle bir kütle derinlerde yavaş yavaş soğurken az çok yüksek sıcaklıkta gaz ve buhar çıkmaya devam eder. Çıkan sıcak su ve buhar, içinde bulunduğu kayaçlardaki hareketi ve dolaşımı sırasında hidrotermal oluk meydana getiren fay veya çatlak gibi bir çıkış yolu bulabilirse yer yüzüne doğru yükselir. Bu çıkış sırasında kimi zaman yüzeye yakın hareket eden soğuk sularında etkisi ile sıcaklığından bir miktar kaybeder. Eğer sıcak buhar ve suyun yükselmesi uzun zaman alırsa, sıcaklık kaybı nedeniyle buhar sıcak suya dönüşebilir. Bu da kaynak şeklinde yeryüzünden fışkırır.
Emir hamamları T.C. Sağlık Bakanlığı raporlarına göre, tedavi şekli banyo uygulaması olarak yapıldığında kronik dönemdeki kas iskelet hastalıklarının tedavisinde yardımcı ve tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, ortopedik operasyonlar sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında cerapral palsyl gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, nöravejetatif distani gibi genel stres bozukluklarında, spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir niteliktedir. İçme kürü olarak da üst gastrotestinal sistem fonksiyonel rahatsızlıklarında, seçilmiş ürolithiasis olgularında tamalayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabileceği belirlenmiştir.
Emir hamamları içinde belediye tarafından yaptırılan 37 aparttan oluşan konaklama yeri mevcuttur. Odalar her türlü ihtiyacı karşılayacak şekilde hazırlanmıştır.Odalara şifalı sulardan verilmektedir.
KULA MADEN SULARI
Tabiatın kendi içerisindeki mücadelesinin güzelce sergilendiği, volkanların patlamalarıyla ortaya çıkan lavların akarak çukur olan yerleri doldurduğu , bu ortamda Gediz nehrinin yatağını değiştirdiği ama Gediz'in bıkmadan usanmadan tekrar kendine yatak açtığı Kula-Selendi yolu üzerinde Kula'ya 14 km, Emir Hamamlarına 4 km uzaklıkta Gediz nehrinin yanında Kula Maden Suyu tesisleri bulunmaktadır.Bir taraftan Gediz nehri akarken,diğer taraftan binlerce yıl öncesine ait lavları seyredebilir onlara dokunabilir, böylece doğanın birbiri ile mücadelesine sizde tanıklık edebirsiniz.
Maden suyu oluşumu ile ilgili olarak yazılı kaynaklarda iki seçenekten bahsedilmektedir.Bunlardan birincisi,volkanik birimlerdeki soğuma çatlaklarından alüvyonlardan ve teknotonik kırıklardan süzülen yağış suları yeraltı suyunu besleyen kaynaklar olarak belirtilmiştir. Ilıca suyunun ısısının yüksek olması magmatik sokulumla ilişkili olabileceğini gösterir. Yeraltına süzülen sular, kayaçlardaki minerallerin bir kısmını bünyesine alarak hazne kayada biriktiği ve daha sonraki oluşan yersel normal faylarla yüzeye çıktığı düşünülmektedir. İkinci oluşum şekli olarak da; Maden suyunda normalin üzerinde karbondioksit gazının bulunması bu suyun kökenini yüzey suları değil, maden suyunda bol miktarda bulunan CO2 gazı, ancak derindeki kireçtaşlarının metamorfizması sonucunda oluşan mermerlerden meydana gelebileceğini göstermektedir. Bol miktarda CO2 gazının bulunması ortama ancak sokulum ile magmadan gelmiş olabileceği söylenebilir. Yeraltındaki kireçtaşlarında bulunan gözenek suları metamorfizma sırasında kayaçlardan göç ederek hazne kayada toplanmışlardır. Bu kayaçlarda uzun zaman bir arada bulunan bu fosil sular mineral içeriği bakımından oldukça zenginleşmişlerdir. Yüksek basınç altında bulunan maden suları daha sonra bölgeden gelen yer altı hareketleri sonucu yüzeye çıkmaktadırlar. jeolojik yapıdan söz edecek olursak ; Yöre, III. zaman arazisi olup, volkanik yapıya sahiptir. Muhteva ettiği taş ve topraklar bakımından şu özelliklere sahiptir.
1- Umurbaba dağının batı ve kuzey yamaçları, Başıbüyük, Kırgulak, Bayram mahallesi Yellice'ye kadar olan kısımlar, Konurca' nın kuzey ve doğusu, Kenger'in kuzey ve doğusu ayrılmamış metamorfik seridir.
2- Başıbüyük, Bebekli, Çaylaklar mahallesi, Yeniköy civarı ve Kula' nın güneyi karasal ayrılmamış kuaternerdir.
3- İncesu, Körez, Yalımlar, Gökçeören 'in doğu ve güneyi ile Çataltepe sırtlarına kadar olan kısımlar permier mesozoiktir.
4- Körez ve Yalımlar'dan, Hacımahmutlar, Saraçlar, Ayvatlar, Emre'nin kuzeyi ve Gediz'e kadar olan kısımlar karasal ayrılmamış neojendir.
5- Bölgenin diğer kısımları ise bazalt ve dolarittir. Ve krater mevcuttur.
Yukarıda açıklanan sahalardaki anakayaların çözülmesinden kumlu ve kireçli topraklar meydana gelmiştir. Gediz civarı ise alüvyonlu topraklardır.
Kraterlerin görüldüğü Bazalt ve Doleritlerin yayıldığı volkanik taşların meydana getirdiği engebeliklerin Diorit, Gabro ve peridotit gibi koyu renkli mağmatik kayaçlar arasındaki dere kenarında neojen üzerindeki alivyonlarrndan yüzeye çıkar. Asidik kayaçlardan gelen mağmatik sular infiltre suların tesirinde kalmaktadır
Kula maden suyu hakkında yapılan labaratuvar çalışmaları sonucunda , Bölgenin diğer sularının terkiplerinden fazlaca ayrılmadığı hemen hemen aynı genel karakteri taşıdığı görülmektedir. Litresinde 3 grama yakın toplam mineralizasyon bulunan alkalik ve toprak alkalik bikarbonatlı bir sudur. 1 gramın üstünde gayet kuvvetli karbondioksit taşıması ile dikkati çekmektedir. Termalitesi düşüktür. İçme kürlerinde değerlendirilmesi faydalıdır. Toprak alkalileri bakımından kayda değer bir zenginlik göstermesi özellikle karaciğer, safra kesesi, mide, barsak sistemi üzerindeki etkisini arttırır. Kuvvetli karbondioksit ,seviyesi içimİni kolaylaştırdığı gibi mide motilitesini de arttırır. Ayrıca metabolizma hastalıklarında düzenleyici bir tedavi olarak değer kazanır.